Kapı çalardı beklenmedik bir anda. Akşam yemeği telaşında bir hanım açardı kapıyı. Karşısında küçük bir çocuk. “Müsaitseniz annemler akşam size gelmek istiyor.” Gülümserdi ev sahibi, “Tabii, bekliyoruz.” derdi sıcacık sesiyle…
Bir tuşa basardınız, küçücük ekrandan dünya salonunuza gelirdi. O zamanlar bu çok büyük bir mucizeydi. Büyük küçük herkes bir araya gelir, salonunuza misafir olan yabancılara ev sahipliği yapardınız. Kah Uzay Yolu ile dünya dışındaki hayata tanık olur, kah Pembe Panter ile gizemleri çözerdiniz.
Her gününüz aynı geçmezdi tabii, o zaman da Sanat Güneşimiz Zeki Müren koşardı imdadınıza. Müziğiyle ısıtırdı kalplerinizi. Adam olacak çocuklar ise Barış Abilerini beklerdi heyecanla.
Her pazar banyolar yapılır, yeni haftaya hazırlanılırdı umutla. Önlükler giyilir, okullara gidilirdi. Babalar işe gider, anneler uğurlardı. Gündelik telaşlar, sonunda birlikte olmanın verdiği mutlulukla biterdi. Bu mutluluk yaşanırken biz de Misbaşak olarak yanınızdaydık…
Tam 40 sene önce, küçücük bir fırında başladık bu uzun yola. Alın terimizle, emek emek işleyerek bugünün en sevilen ve güven duyulan markalardan biri haline geldik.
Açılan kapıların ardında yenen yemeklerden sonra çayın yanında paylaştıkça artan lezzet olduk.
Her akşam sütün yanında annenizden gizli gizli yediğiniz bir lokma kek olduk.
Okula, işe giderken arasına en sevdiğiniz peyniri koyduğunuz sıcacık ekmek olduk.
Günün her saatinde yüzünüzde gülümseme yaratan lezzetlerin mimarı olduk.
Çok daha güzel, keyifli, mutlu anlarda yanınızda olmak dileğiyle,
Birlikte nice 40 yıllara.